“Kendini akışa bırakmak”…

Doğrusunu isterseniz kulağa çok hoş geliyor ve birçok kişi bu yaklaşım tarzını en azından bir süreliğine uygulamak için çaba gösteriyor.

“Akışa bırakmak” yaklaşımıyla gerçekte ne anlatılmak isteniyor hiç düşündünüz mü? Yaşam aslında beklenmeyenlerle doludur. Bu nedenle karşılaştığınız durumlar size çok büyük sürprizlermiş gibi gelmesin. Olumlu ya da olumsuz durumlarla karşılaştığınızda isyan etmeyin, çıldırmayın, kendinizi kaybetmeyin ve bu durumun varlığını kabul edip, onunla beraber hayatınıza devam etmeye çalışın. Çok güzel bir fikir değil mi?

Maalesef bu konuyu yanlış anlayan arkadaşlarımız da mevcut. Onlar akışa bırakmayı, hiçbir şey yapmamak, çaresizce beklemekle karıştırıyorlar.

Diyorlar ki, “yeni felsefeme göre kendimi hayatın akışına bıraktım”.

Onu anlıyoruz da, sormadan duramıyoruz, “İş yerinde fazla çalışmıyormuşsun?”

“Gereği yok ki” diyorlar. “Kendi akışı içerisinde zaten devam ediyor.”

“Ama sosyal ilişkilerinde de çaba harcamıyorsun” diye ekliyoruz.

“Sorun değil akışına bıraktım zaten her şey olacağına varır” diye yanıt veriyorlar.

Keşke bu kadar basit olsa sevgili dostlar. Kendimizi akışa bırakabilmenin bazı şartları var. Öncelikle bulunduğumuz durumla ilgili elimizden gelen her şeyi yapıp yapmadığımızı kontrol etmeli, emin olmalıyız. Vicdanınızla yüzleşin ve şu basit soruyu sorun lütfen. “Ben bu konuyla ilgili bilgim, deneyimim dahilinde olan ve zaman içerisinde ulaşabileceğim bütün kaynaklardan topladığım verilerle yapabileceğimin en iyisini yaptım mı? İçim rahat mı?” Bu sorulara cevabınız olumlu ise koyuverin gitsin. Her şeye rağmen ortaya olumsuz bir durum çıkarsa, onu da olduğu gibi kabul ederek ilave çözümler üretin.

Durumla ilgili elimden gelen her şeyi yaptım mı? Bu soruyu sıklıkla kendinize sorup, cevabıyla yüzleştikten sonra “evet” diyebiliyorsanız, sizi rahatlıkla “işte huzurlu ve akışa bırakmış bir insan” diye adlandırabiliriz.