Hoşgör Sen…
İnternet üzerinden radyo dinlemeye meraklı olanlara tavsiye edeceğim bir kanal var, RetroTürk. Popüler müziğimizin nereden nereye geldiğini ve yirmi otuz kırk yıl önce hangi konularda şarkılar bestelendiğini merak ediyorsanız memnun kalacağınızı söyleyebilirim.
Özellikle yabancı bestelere Türkçe sözler yazmanın yaygın olduğu dönemde, konu çeşitliliğinin şimdikinden çok daha fazla olduğunu söylemek mümkün. Bugünün çok satan kişisel gelişim kitaplarının o günlerdeki, varsa, eksikliğini olumlu hayat öğretileri ve önerileriyle dolu şarkıların doldurduğunu düşünmeden edemiyorum.
Şüphesiz olumlu hayat dersleri yanında, hayatın gerçeği acıları da anımsatan ve dinlerken ‘beterin de beteri varmış’ dedirterek rahatlatma yoluna giden sözler de mevcut. Dikkat edilecek ilginç olduğunu düşündüğüm bir başka yön de, bestelerin neşeli ve hareketli olmasının ya da tersinin sözlerin içeriğini çok etkilememesi.
Sözlerini çok takdir ettiğim bir sanatçı, Ali Kocatepe’nin yazdığı Sibel Egemen tarafından yorumlanan ‘Elveda Mutluluğum’ şarkısı da bunlardan beri. Topluluk halinde tempo tutarak da dinleyebileceğimiz bu şarkının sözleri beklenmedik şekilde karamsar.
Gençliğim tükendi kederle gamla
Sabahı görmedim çöken akşamla
Tek tesellim oydu yıllar boyunca
Tanrım neden dönmedi bana?
Olumsuz biten bir ilişkinin etkilerini bir türlü üzerinden atamayan, hayatını anlamlı hale getirmek için belli ki çözüm adına bir çaba göstermemiş, yaşadıkları için ‘bahtsızlık sendromu’ çektiğine inanan, durumunu değiştirmek adına harekete geçmeyip bahaneler bulan bir kişinin bakış açısı şüphesiz ki dinleyiciyi ‘aman ben de böyle olmayayım’ diye düşündürerek harekete geçirebilir.
Şarkı ilerledikçe umutsuzluk artıyor ve çıkış yolu olmadığına dair inanç güçleniyor.
Neden, neden başka biri, benden, benden aldı gitti?
Boşver bitmiş, kader böyleymiş
Elveda mutluluğum giden dönmezmiş.
Boşver bitmiş, kader böyleymiş
Hoşgeldin acılarım giden dönmezmiş.
Mutluluğu tek bir sonuca bağlamış olduğu için geleceğini de ipotek altına almış bu kişinin beklediği gelse bile kolay kolay toparlanamayacağını düşündüm doğrusu.
Karamsar düşüncelerin daha yoğun olduğu, insanlığa inancınızın azaldığı, tabir yerindeyse en beklemediğiniz insanlardan ‘kazık yediyseniz’, artık stresinizi yönetilmekte zorlanıyorsanız size bir şarkı önerim var. Fikret Şeneş’in sözlerini yazdığı ‘Hoşgör sen’.
Bilsen neler dönüyor şu garip dünyada
Arkadaşlık düşmanlıkla yanyana
Bazen sebep bir aşksa çoğu zaman da para
Değiştirir insanları hep bir anda
Öncelikle ‘herşey insan için’ söylemini hatırlayarak, karşılaştığımız durumlar ne kadar beklenmedik de olsa, çok da şaşırmamamız gerektiğini farkediyoruz. Kişisel hırs ve beklentilerin, çıkar çatışmalarının insan ilişkilerini nasıl etkileyebileceğini bir kez daha gözlemliyoruz.
Hiç bunları kendine dert etmeye değer mi
Şu kısacık ömürler yeter mi
Hiç bunları kendine dert etmeye değer mi
Şu kısacık ömürler yeter mi
Hoşgör sen affet gitsin aldırma
Büyüklük sende kalsın sonunda
Sen sarıl o sana sarılmazsa
Sen unut unutmazsa
Şarkının nakaratı ise tam bir hayat dersi. Hoşgörü, affetme, geçmişin esiri olmama, şimdinin tadını çıkarma, olumsuz duygulardan sıyrılıp stresini azaltma, insanlara şans verme gibi kişisel olarak bizleri mutlu edebilecek birçok öneriye sahip.
Hangimiz uğramadık sanki haksızlıklara
Dinle beni sakın uyma şeytana
Pişman oluyor herkes sonra yaptıklarına
Esir olma boş yere gururuna
Şarkının bu dörtlüğü de çok anlamlı. Yaşamda her olumsuzluğun kendisini bulduğunu ve bu konuda tek olduğunu düşünenleri uykularından uyandırıyor. İntikam duygusunun kişinin kendisine daha çok zarar verebileceğini ve ‘iyi insan olmanın’ uzun dönemde daha çok işe yarayacağını hatırlatıyor.
Benim mesajım da benzer, yaptığımız hatalardan, gördüğümüz haksızlıklardan ders aldıysak boş verin gitsin. Sonuçta siz çok kıymetlisiniz ve üzerinizden attığınız her gereksiz yük hayat yolculuğunuzda sizi daha da rahatlatacak ve hızlandıracak.