Bugün karşınıza çıkanlara şöyle bir soru sorun “Çalışkan biri misiniz?” Bu sorunuza “yoo tam tersi tembelin önde gideniyim hatta çok çalışanlara da bilakis kıl olurum” diyebilecek bir aslan çıkar mı sizce?  Herhangi bir problemle karşılaştığınızı varsayalım. Problemin birden fazla çözüm yolu var, hangisini seçersiniz ? Doğal olarak en kolay yolu, değil mi? Neden mi, çünkü hepimiz özümüzde tembeliz de ondan.

Şaka bir yana, çoğunluk insan evladının hayallerini neyin süslediğini düşünelim. Büyük olasılıkla ortada hangi hayal olursa olsun sonucu gezmek, dinlenmek ve eğlenmekle biter. Yılbaşı piyangosunu kazanırsa ne yapacağı sorulan kişilerin yanıtları kopyalanmış gibidir. Öncelikle kendim ve ailem için ev, araba, vs gibi yıllardır hayalini kurduğum alışverişleri yapacağım. Sonra ihtiyacı olanlara yardım yapacağım (bu seçimin arkasında iyilik yapmak için yanıp tutuşma güdüsünden çok, kötü gözlerden ve kıskançlardan korunma amacı sezilebilir). Bunları da yaptıktan sonra ya parasını bankaya koyup rantiye olacaktır ya da birkaç mülk daha satın alıp kira geliriyle yaşamını sürdürecektir. Bir kişinin de çıkıp kazandığım parayla yatırım yapıp, iş imkanları yaratacağını, ihracata katkıda bulunacağını ve bundan sonraki hayatında daha da çok çalışması gerekeceğini iddia ettiğini hatırlamıyorum. Amaç hep aynı, öyle çok param olsun ki hayatım boyu yatabileyim. Bu arada siz, üreterek o kadar çok para kazananların  hayatlarını para yiyerek ve yan gelip yatarak geçirdiklerini  gözlemlediniz mi? Hayır, değil mi? Hatta genelde daha da çok çalıştıklarını hayretle izlediniz değil mi? Artık ne ders alınacaksa hep beraber alalım. Kimlerin başarılı olma konusunda fark yarattığına dikkat edelim.

Her evladımızın köşeyi dönmek için bir formülü, bir projesi vardır ama ne yazık ki fırsat bulamamaktadır. Bin bir zorlukla biriktirdiği parasını sırf normalden fazla kar etme olasılığı var diye, en spekülatif hisse senedine yatırmaktan çekinmez. Ya da, aynı tembellik içgüdüsüyle, başarılı olan  işlere en ufak bir fark yaratmaksızın yatırım yapar. Bir cadde de yeni açılan cafe tutarsa, üç ay içerisinde sağında, solunda, az ilerisinde benzerlerinin açıldığını görürsünüz. Tabii ki, fikir yaratmak konusunda bile tembellik eden beyinler, işletmecilik konusunda da sınıfta kalırlar ve ilk açılan yerin değerini arttırmaktan başka bir fayda sağlayamayıp yok olup giderler. TV dünyasında da bunun örnekleri çok fazladır. Her yayın döneminde bir eğilim öne çıkar; sitcomlar, yarışmalar, polisiyeler, mafya dizileri vs. Hemen her kanal ve yapımcı benzer bir projeye el atar. Genelde de bu tip projelerin %80’i maalesef batar gider. Düşünün ki, hediye alırken bile tembellik edebiliyoruz. Bizim için birileri hediye paketleri hazırlıyor, biz de gidip seçiyoruz. Sırf seçmek vakit alacak diye, çiçek alırken bile önceden hazırlanmış aranjmanlardan alıyoruz .

tembelik02

Teknolojinin en önemli amacı da bu değil mi, bizi daha az çalıştıracak çözümler bulmak. Benim için bunun tepe noktalarından biri “pasif jimnastik” denen modaydı. Hanımlar forma girmek için bir şeyler yapmaları gerektiğinin farkındaydılar ama bir yandan da üşeniyorlardı. Ortaya “pasif jimnastik” denen bir kavram çıktı. Yapmanız gereken hareketleri makineler sizin için yapıyorlardı, siz de sadece orada bulunup makineye bağlanma zahmetine katlanıyordunuz. Muhteşem teknoloji değil mi? Yattığınız yerden zayıflama… Şimdilerde de ismini bile telaffuz edemeyeceğim, yine çabasız, ve yatmalı,  zayıflama ve incelme yöntemlerinin ucu bucağı yok.

İş hayatınızda başarılı olmak istiyorsanız etrafınızdakilerin işlerini nasıl kolaylaştırabileceğinizi düşünün. Onları ne kadar tembelleştirebilirseniz o kadar vazgeçilmez olursunuz.

Biz yine de içimizdeki  “tembel insanı”  motive edelim.

Tembelin Seyir Defteri adlı video serimiz iş hayatına ayrı bir bakış açısı getiriyor. Tembelin bakış açısını… İsterseniz bir göz atın…